Herkese merhaba. Umarım gününüz güzel geçiyordur.
Bugün sizlerle her zamankinden farklı olarak Sevgili Gülnaz Aksu'nun benimle yapmış olduğu röportajı paylaşıyorum.
Ben soruları çok beğendim ve cevaplarken inanılmaz derecede eğlendim umarım siz de benim kadar zevk alırsınız.
Hakkımda daha fazla bilgi edinmek ve sorulara verdiğim yanıtlarını öğrenmek için okumaya devam edin.
Klasik
soruyla başlayalım. Glorrry kimdir?
Glorrry, 20 yaşında,
Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi, İzmir’de yaşıyor, ailesine, kitaplara ve
hayvanlara düşkün biri.
Glorrry
Book isminin hikayesi var mı?
Glorrry benim sözlükten rastgele bulduğum, anlamını
çok beğendiğim ve uzun süredir kullandığım bir takma addı. Ancak zamanla
öylesine benimsedim ki bir blog açmaya karar verdiğimde de bu ismi kullanmanın
benim için daha uygun olacağını düşündüm. Bunun yanı sıra Glorrry birçok yönden
benim gerçek adımla örtüşüyor.
Gelelim blogumun ismine. Glorrry Books bir
anda ortaya çıkan bir fikir çünkü Glorrry olarak bir blog açmak istediğimde ne
yazık ki bu adın daha önce kullanıldığını fark ettim ve sonrasında Glorrry
Books olarak kaldı. Ayrıca kulağa da kafiyeli geldiğini düşünüyorum bu akılda
kalıcılığı açısından da ideal. Üstelik Görkemli Kitaplar şeklinde türkçeye
çevrilebilir ve her kitap kendi içinde görkemlidir aslında.
Blog
serüvenin nasıl başladı ?
Blog açma fikri bir anda ortaya çıktı ve
blogumu açmadan önce bu tür uğraşlar içinde olan kişilerden haberdar değildim
malesef. Genellikle arkadaşlarımdan ya
da kütüphaneden ödünç aldığım kitapları okuyan biriydim ta ki blog açana kadar.
Hal böyle olunca yıllar önce okumuş olduğum ve beni çok da etkilemeyen bir
kitap hakkında fazla şey hatırlamadığımı fark ettim. Sahip olmadığım kitaplarla
ilgili düşüncelerimi bloga aktaracak ve bu sayede ilerleyen yıllarda aklıma
takıldıklarında dönüp bakabilecektim ki yayınladığım ilk iki yazımdaki
kitaplara da sahip değilim. Yazılarımı
herhangi bir defter yerine bu tür bir sosyal paylaşım sitesine eklememin
sebebi ise uzun vadede daha kalıcı olmalarını sağlamaktı.
Blogunun
bir amacı/hedefi neler?
Blogumu açarken bu işin bu denli
yayılabileceğini ve insanların kitaplar hakkında fikirlerime bu kadar önem
vereceklerini düşünmemiştim bu sebeple haliyle kendime bir hedef de koymadım.
Şu an için ise hedefim daha fazla kitap okuyup insanlara daha fazla fikir
vermek.
Blogunda
kısa dönemde veya uzun döneme yayarak gerçekleştirmek istediğin projelerin var
mı?
Yakın
zamanda blogumda bir çekiliş düzenlemeyi planlıyorum. Ayrıca ilerleyen
zamanlarda takipçilerimle buluşup sohbet etmenin yanı sıra ‘’ Blind Date with a Book ‘’ etkinliğini yapmak çok isterim.
Hedef
kitlen gün geçtikçe artıyor. Özellikle de Instagramda bloguna göre daha fazla
takipçin var. Bunun sebebi ne sence?
Instagram hesabımda daha fazla takipçiye
sahip olmamın sebebini, Instagramı daha aktif kullanıyor olmama ve bir çok
insanın Google hesabına kıyasla Instagram hesaplarının olmasına bağlıyorum.
Kitap
yorumu yapan bir sürü kişi ve blog varken senin kısa zamanda bu kadar çok
sevilmenin ve ilgi görmenin sebebini neye bağlıyorsun?
Öncelikle elimden geldiğince bana yöneltilen
tüm soruları cevaplamaya ve takipçilerimle daima iletişim halinde olmaya
çalışıyorum. Bunun dışında diğer birçok kitap bloguna oranla okuduğum tüm
kitapların incelemelerini yapıyorum. Üstelik inceleme yaparken mümkün olduğunca
titiz davranmaya özen gösteriyorum. İnsanlar blogumu ziyaret ettiklerinde
yalnızca benim düşüncelerimi değil, yazarla ilgili çeşitli bilgiler ve kitabın konusunu
bulmanın yanı sıra o türde okuyabilecekleri başka kitaplar ile
seyredebilecekleri filmleri de keşfedebiliyorlar.
Yazdığın
kitap yorumları için geliştirdiğin bir yöntem, izlediğin bir yol var mı?
Blog yazılarımı beliri bir düzene göre
yazıyorum. İlk önce kitap hakkında bir künye oluşturuyor sonrasında ise kitabın
kapak tasarımı , yazarı ve konusu hakkında bilgi vermeye çalışıyorum. Konusunu
yazarken münkün olduğunca merak uyandırıcı olmasına ancak spoiler içermemesine
dikkat ediyorum. Yazımı sonlandırırken çoğunlukla bu konudaki kitap ve film
önerilerimi de takipçilerimle paylaşıyorum.
Postlarını
hazırlarken en çok nelere dikkat ediyorsun?
Her ne kadar spoiler’dan rahatsız olmayan biri
olsam da yazılarımın spoiler içermemesine dikkat ediyorum. Bunun yanı sıra
eksikleri olduğunu düşündüğüm bir kitabı incelerken bunu belirtiyor ancak başka
okurların kitaptan soğumasına engel olmaya çalışıyorum. Sonuç olarak beni etkilemeyen
bir kitap bir başkasının hayatını değiştirebilir.
Yorumlarken
okurken not alanlardan mısın yoksa okumayı bitirdikten sonra spontane
yazanlardan mı?
Kitabın kapağını kapattıktan sonra hemen
bilgisayarımın başına geçip o an ne düşünüyorsam yazmaya başlıyorum. Okurken
not almıyorum fakat çok beğendiğim sözleri Twitter hesabımdan paylaşabiliyorum.
Kitap
okumak güzeldir. Ama çok fazla vakit ister. Ben de öğrenciyken kitap okumaya
çok fazla zaman ayırabiliyordum fakat şimdi çalışırken buna pek vaktim olmuyor.
Bir ayda Maximum 2 kitap okuyorum tabi o da çok çok boş vakit bulmuşsam. Sen bu
kadar kitabı hayatına nasıl sığdırıyorsun? Başka bir işin,hobin yok mu?
Kesinlikle kitap okumak zaman istiyor ancak
daha fazla zaman alan şey kitabı yorumlamak. Aslında çok fazla kitap okuduğumu
söyleyemem hatta çoğu insana göre az bile kitap okuyorum. Bu genellikle yavaş
okumamdan kaynaklanıyor, kitabın ruhuma işlemesini istiyorum. Bunun dışında
uzun süredir televizyon izlemiyorum, televizyon izlemek için ayıracağım zamanı
kitaplarımla birlikte geçiriyorum.
Şu ana
kadar okuduğun kitaplardan en çok hangisi seni etkiledi? Neden?
Elif Şafak’ın Aşk kitabını lisedeyken okuyup
hayran kalmıştım. Birçok kişi kitabı ve yazarı acımasızca eleştirse de benim
favori kitaplarımdandır. Gerek konusu gerekse yazarın kullandığı teknik beni
büyülemişti. Üzerinden 5 yıl geçmiş olmasına rağmen beni en çok etkileyen
kitaplar arasındaki yerini hâlâ korur. Sonraları Elif Şafak’ın İskender ile Baba
ve Piç kitaplarını da okudum ve yazarın hayattaki duruşunu kendime yakın
hissettiğimi fark ettim ancak diğer kitapları beni Aşk kadar etkilemedi.
Bu yıl okuduğum ve çok sevdiğim George
Orwell’ın Hayvan Çiftliği’nden de yeri gelmişken söz etmek isterim. Beni takip
edenler her fırsatta bu kitabı önerdiğimi bilirler. Okumaktan en çok zevk
aldığım türler arasında distopyalar var. Belki de içimdeki sisteme karşı gelme
dürtüsünü distopya kitapları okuyarak bastırıyorum. Hayvan Çiftliği bu yıl
okuduğum ve neden bu kadar geç kaldım dedirten, sonu facia ile biten bir peri
masalı. Orwell’ın uslübu ve konuyu işleyiş biçimine kelimenin tam anlamıyla
bayıldım.
Bazı
kitap bloggerları kitabın arka kapağını kopyala-yapıştır yapınca kitabı
yorumladıklarını sanıyorlar ve bunlardan oldukça da artmaya başladı. Bu konuda
ne düşünüyorsun?
Herkesin kendi tarzı var ancak ben kullandığım
her kelimenin bana ait olma fikrini seviyorum. Kitapçıya gittiğinizde kitabın
arka kapağını okuyarak daha fazla bilgi sahibi olabilirsiniz elbette fakat ben
kendi cümlelerimi yazıya dökerek içimdeki yazma istediğini bir nebze de olsa
gideriyorum.
Tabi bu oldukça emek isteyen bir iş, üstelik
bir de hislerinizi doğru aktarmaya ve seçtiğiniz her sözcüğe dikkat etmeye
uğraşıyorsanız bazen saatlerinizi alabiliyor.
Senin
takip ettiğin bloggerlar kimler?
Mümkün olduğunca bu işi severek yapan tüm
bloggerları takip etmeye çalışıyorum ancak
sanırım hepsinin adını burada sayamayacağım.
En çok
hangi tür kitaplar okumayı seviyorsun?
Roman okumayı seviyorum. Ne yazık ki şiirlere
aram çok iyi değil. Genellikle bana bir şeyler katan ve bakış açımı geliştiren
kitaplar okumayı seviyorum. Bunun yanı sıra iyi yazılmış dram kitaplarına da
hayır demem. Fantastik kitaplar arasında ise en sevdiğim tür şüphesiz
distopyalar.
Günümüz
kitap yazarlarını ve kitap kalitesini nasıl buluyorsun?
Şu sıralar ‘’aşk ‘’ kitapları oldukça revaçta.
Elbette size derinden etkileyen göz yaşlarına boğulmanızı sağlayanlardan
bahsetmiyorum. Hani şu her sayfada birkaç satırlık abartılı sözler
bulunanlardan söz ediyorum. Bütün bunlar bana samimi gelmiyor ve bu tür
kitaplar okumayı da sevmiyorum.
Bunun dışında ‘’dizüstü ‘’ edebiyatın birçok
kişiye okuma alışkanlığı kazandırdığı kanısındayım.
Kitap
seçmeden önce küçük bir araştırma yapıyor musun veya başka bloggerların
yazılarını okuyor musun?
Popüler olan ve konusu hoşuma giden kitapları,
haklarında fikir sahibi olabilmek adına okuyorum. Ayrıca kimi zaman hiç
bilinmedik bir yazarın duyulmadık bir kitabını da satın alıp çok
beğenebiliyorum.
Bu da bloggerlara özel
köşem;
Hadi seni biraz daha yakından
tanıyalım. Ne dersin?
• Favori rengin?
Krem
•En sevdiğin gün?
Perşembe
•Şu sıralar modunu en çok
yansıtan şarkı?
California Dreamin’
•En rahat olduğum yer?
Evim
•En sık gittiğin mekan?
İzmir Karşıyaka’daki birçok
mekanı seviyorum.
•Yaz mı,kış mı?
İlkbahar?
•En sevdiğin yemek?
Hamburger, Midye dolma, Kokoreç, Kumpir, Çiğ Köfte vb
Not: Yemek sayılmaz ama haşlanmış mısıra bayılırım.
•Düzenli olarak takip ettiğin
blog var mı?
Kitap bloglarının büyük bir
çoğunluğu
•Senden dizi ve film önerisi
istesem?
Dizi: Kesinlikle Seinfeld
Film: Seçemeyeceğim kadar çok
var.
•Olmazsa olmazın?
Ailem
•En son okuduğun kitap?
Paulo Coelho - Simyacı
•Kullanmaktan,almaktan asla
vazgeçemem dediğin bir eşya,nesne?
Bilgisayar
Geldik röportajın sonuna..
Benim sormayı unuttuğum,senin bahsetmek istediğin bir şey var mı ?
Öncelikle bu güzel sorular için sana çok ama
çok teşekkür etmek istiyorum. Öylesine güzel hazırlanmışlardı ki kendimi
yeterince ifade edebilme imkanı bulabildim. Bunun dışında röportajımızı okuyan
ve beni severek takip eden herkese de sonsuz teşekkürler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder